Şehirleşme, insanlık tarihinin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilebilir. Faydalar gözetilerek geçilen bu yaşam formu, zaman içinde zararlı sonuçlar da doğurmuştur. Nüfusun hızla yükselmesi ve yoğunluğun belirli bölgelerde artması, bazı şehirleri geri planda bırakmış gibi görünür. Fakat bu durum, geri planda kaldığı düşünülen lokasyonlarda sürdürülebilir yaşam için bir fırsat yaratır. Bu durum karşısında harekete geçen bazı kişi ve kurumlar, tek tip şehirleşmenin sürdürülebilirlik açısından verimli olmadığını düşünerek Yavaş Şehir Hareketi’ni başlatmıştır. Türkiye’den de birçok şehrin katıldığı Cittaslow, dünya genelinde hızla yayılmaya devam etmektedir. Durum böyle olunca yavaş şehir ne demektir, hangi şehirler bu gruptadır gibi sorular da büyük önem kazanır.
Yavaş Şehir: Diğer Adıyla Cittaslow Nedir?
Yavaş Şehir Hareketi, Cittaslow adıyla İtalya’da ortaya çıkmıştır. Bir çeşit “belediyeler birliği” olarak da tanımlanabilen bu kurum, 1999 yılından bu yana varlığını sürdürmektedir. Dikkat çekici bir proje olduğu için kısa sürede yayılan Cittaslow, uluslararası statüye ulaşmıştır. Kuruluşun adı İtalyanca “şehir (citta)” ve İngilizce “yavaş (slow)” kelimelerinin birleşiminden meydana gelir. Buradaki “slow” kavramı, ilgili şehirdeki hayatın yavaşlığını değil sakin bir şekilde akmasını ifade eder. Türkçe karşılık olarak “sakin şehir” ve “yavaş kent” kavramları da sıkça kullanılır.
Yavaş Şehir Hareketi’nin faaliyet amacı, oldukça dikkat çekicidir. Bu hareket, küresel jargona göre “gelişmemeyi” öneriyor. Kuruluş, küresel gelişme adı altında doğal şehirlerin gelişip birbirlerine benzemesinin ve aynılaşmasının önüne geçmeyi amaçlar. Bu fikir doğrultusunda yöneticilerden idare süresi boyunca kentlerin; yöresel mimarisine, yerel yemeklerine, zanaatlarına, esnafına, geleneklerine ve göreneklerine sahip çıkması beklenir. Şehirlerin hem görsel hem de kültürel açıdan kendi kimliklerini kaybebetmemeleri hedeflenir.
Bir Şehrin Yavaş Şehir Olması İçin Kriterler Nelerdir?
Yavaş şehir kriterleri, Cittaslow birliği tarafından belirlenir. Belediyelerin kendi istekleri ve başvuruları sonucunda üye olabilecekleri bu birliğin merkezi, İtalya’nın Orvieto kentinde yer alır. Birlik yönetimi için üyeler arasından; başkan, başkan yardımcısı ve genel sekreter seçilir. Üyelerin de yönetimde söz hakkına sahip olabilmesi için Ulusal Ağlar sistemi kurulmuştur. Bir ülkeden 3 farklı kentin yavaş şehir olmasıyla Ulusal Ağ kurulabilir. Ulusal Ağ kurabilmiş olan devletler, Cittaslow’un yönetim organı olarak kabul edilen Uluslararası Koordinasyon Komitesinde temsil edilme hakkı kazanır. Kriterlerin belirlenmesi ve başvuruların değerlendirilmesi de bu yönetim sistemi doğrultusunda gerçekleşir.
Yavaş şehir olarak Cittaslow’a katılmak isteyen kentlerin bir başvuru dosyası hazırlaması gerekir. Söz konusu dosyada, başvuru yapan şehrin, aşağıdaki 7 ana başlık çerçevesinde gerçekleştirdiği projelerin belgeleri bulunmalıdır. Projelerin çeşitliliği, başvurunun onaylanması konusunda etkilidir. Başvuru yapan şehir, bu kriterler dâhilindeki faaliyetleri doğrultusunda değerlendirilir ve puanlanır. Bazı durumlarda değerlendirme sadece dosya üzerinde değil doğrudan ilgili şehirde yapılabilir. Bir kentin yavaş şehir olabilmesi için, bu değerlendirmeden geçer not alması lazımdır. Bahsi geçen 7 ana başlık ve bunlarla ilgili bazı kriterler aşağıdaki gibidir.
- Çevre Politikaları
- Hava ve su temizliği
- Katı atıkların ayrıştırılarak toplanması
- İçme suyu tüketebilme oranı
- Güneş enerjisi gibi kaynakların kullanımı
- Görsel ve ışık kirliliğinin azaltılması
- Biyoçeşitlilik
- Altyapı Politikaları
- Bisiklet yolları, bu yolların uzunluğu ve bisiklet park yerleri
- Alternatif ve çevreci ulaşım planlaması
- Engellilere yönelik mimari
- Sağlık hizmetlerine ulaşım
- Kentsel Yaşam Kalitesi Politikaları
- Kente ait değerlerin iyileştirilmesi
- Verimli bitkiler ve meyve ağaçlarından oluşan yeşil alanlar
- İnteraktif hizmetler ve bilgi iletişim teknolojilerinden yararlanma
- Sürdürülebilir mimari
- Yeşil alanlarda kullanılan beton miktarı
- Tarımsal, Turistik, Esnaf ve Sanatkârlara Dair Politikalar
- El yapımı, etiketli ya da markalı esnaf ürünlerinin korunması
- Hizmetlere erişimi kolaylaştırıp kırsal bölgelerin değerinin artırılması
- Yerel etkinliklerin korunması
- Agroekolojinin geliştirilmesi
- Misafirperverlik, Farkındalık ve Eğitim İçin Planlar
- Esnafın ve operatörlerin farkındalıklarının artırılması
- Yavaş güzergâhlar
- Eğitimcilerin ve yöneticilerin Cittaslow hakkında eğitim alması
- Sağlık eğitimleri
- Cittaslow kampanyalarının desteklenmesi
- Sosyal Uyum
- Ayrımcılığa karşı çalışmalar
- Engelli bireylerin entegrasyonu
- Genç yaş gruplarında istihdam
- Yoksulluk durumu
- Ortaklıklar
- Slowfood aktivitelerinin desteklenmesi
- Geleneksel yiyecekleri Slowfood ile desteklemek
- Cittaslow ve Slowfood felsefelerinin yayılması için iş birliği
Bu bilgiler ışığında “Yavaş şehir nedir?” sorusuna; nüfusu 50.000’in altında olan, Cittaslow felsefesine uygun hareket eden ve yukarıdaki kriterleri taşıyan il şeklinde cevap verilebilir.
Yavaş Şehir Olmanın Avantajları Nelerdir?
Yavaş Şehir Hareketi’ne katılmanın kentler için birtakım avantajları vardır. Sistem kendi içinde belirli kurallara bağlanmıştır. Cittaslow felsefesini yaşatan kentler, bu süreç doğrultusunda bazı kazanımlar elde edebilir. Örneğin sürdürülebilir turizm bunlardan sadece biridir. Yavaş şehir tanımına uygun olan bölgeler, kültürel dokusuyla turist çeker. Bu sistemin felsefesinden uzaklaşan şehirler ise kültürel dokusunu ve bununla birlikte turistik niteliğini kaybedebilir.
Cittaslow felsefesinin desteklediği konular da şehirler için önemli avantajlar yaratır. Birlik kapsamında desteklenen konular şöyle sıralanabilir:
- Daha sağlıklı yaşam biçimleri için ilham vermek
- Kültürel çeşitliliği ve şehirlerin benzersizliğini savunmak
- Çevreyi korumak
- Yerleşim yerlerinde, küreselleşme kaynaklı aynılaşmaya karşı tepki göstermek
- Şehrin yaşam kalitesini yükseltmek
- Ortak yaşamı şehir sakinleri ve turistler için daha iyi hâle getirmek
Yavaş şehir sisteminin savunduğu bu basit fikirler uygulamaya konulduğunda ilgili bölgedeki yaşam kalitesi önemli ölçüde artar. Yerli nüfusun kaliteli yaşaması gelen turistlerin de keyif almasını sağlar. Doğal ve orijinal dokunun korunması da turizmin hareketliliğine katkı sağlar. Şehir, benzersizliğini koruyarak her anlamda gelişim gösterebilir.
Türkiye’deki Yavaş Şehirler Hangileridir?
Yavaş şehir, Türkiye’de ciddi oranda benimsenmiş bir harekettir. Öyle ki Türkiye, birliğe en çok şehrin dâhil olduğu ülkeler arasında gösterilebilir. Yavaş şehir sistemindeki kriterlerin ülkemizin pek çok noktasında doğal olarak var olması da bu konuda avantaj sağlar. Kısaca Cittaslow felsefesi, Türkiye’nin şirin ilçelerinin yapısına çok uygundur. Bu da ilçelerimizin birliğe kolayca üye olabilmesini sağlar.
Türkiye’den birçok ilçe Cittaslow’a kabul edilmiştir; peki son yavaş şehir hangisidir? Son yavaş şehrin, Mart 2022’de kabul edilen Kemaliye (Erzincan) olduğu söylenebilir. Fakat bunun son olarak kalmayacağı da bilinen bir gerçektir.
Seferihisar / İzmir
İzmir Seferihisar, Türkiye’nin ilk yavaş şehri olarak tescillenmiştir. Şehir merkezine 45 kilometre uzaklıkta olan ilçe, tarih boyunca seyyahların uğrak noktası olmuştur. Evliya Çelebi, 17. yüzyılda bu bölgeden “ürünü bol” şeklinde bahsetmiştir. Bölgeye 18. yüzyılda yolu düşen Richard Chandler ise üzüm konusunda zengin olan kentin şarap üretmemesine şaşırdığını belirtmiştir.
Seferihisar sadece üzüm değil, Satsuma mandalinası ve zeytin üretiminde de önemli bir noktadadır. Çok eski bir tarihi olduğu bilinen Seferihisar, 12 İona devletinden biri olan Teos’u sınırları içerisinde barındırmıştır. Dionysos adına yapılmış büyük bir tapınak da yine bu bölgede yer alır.
Perşembe / Ordu
Milattan önce 8. yüzyılda Vona olarak bilinen Perşembe, Ordu’nun öne çıkan ilçelerinden biridir. Kordontepe isimli bir tepenin eteklerine kurulmuş olan ilçe, şehir merkezinden 13 kilometre uzaklıktadır. Şehir merkezine bu kadar yakın olmasına rağmen kültürel yapısını korumuş olması ise Perşembe’nin yavaş şehir olarak kabul edilmesinde önemli bir etkendir. Haklarında birçok efsane bulunan Yason ve Çam Burnu, Perşembe’nin temel kimliğini oluşturur.
Yalvaç / Isparta
Türkiye’nin yavaş şehir unvanı alan bir başka ilçesi, Isparta’da bulunan Yalvaç’tır. Neolitik dönemlerden günümüze bilgiler aktaran bir bölgedir. Tarihî dokusuyla Cittaslow’a katılan ilçede sekiz milyon yıl öncesine ait olduğu düşünülen hayvan fosillerine rastlanmıştır. Bölgenin coğrafi konumu da oldukça eşsizdir. Yalvaç; Hoyran Gölü kıyısında ve Sultan Dağları’nın eteklerinde kurulmuş bir yerleşim yeridir.
Taraklı / Sakarya
Uzaktaki bir köy gibi görünen Taraklı, Sakarya’nın Cittaslow unvanlı ilçesidir. Dar bir vadiye kurulmuş olan yerleşim yeri, dağlar ve ormanlarla çevrilidir. Kentin il merkezine uzaklığı ise 65 kilometredir. Taraklı’nın gözde noktalarından biri Hisar Tepesi’dir. Tepede milattan önce 2000-1000 yılları arasından kaldığı düşünülen iki su sarnıcı vardır. Taraklı, Osmanlı’nın ilk yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilir. Kentteki; evler, çeşmeler ve çarşılar, Osmanlı havasını net bir şekilde yansıtmaktadır.
Gökçeada / Çanakkale
Tükiye’nin en büyük adalarından biri olan Gökçeada, eşsiz doğası ve ziyaretçileri büyüleyen coğrafi konumuyla tam bir yavaş şehirdir. Çanakkale’ye bağlı bir ilçe olan Gökçeada, biyolojik çeşitliliğiyle dikkat çeker. Zengin su kaynaklarının bolca bulunduğu ada, İmroz adıyla da bilinir. Biyoçeşitliliği, tertemiz denizi ve doğasıyla efsanelere konu olan ada, yavaş şehir ünvanını 2011 yılında almıştır. Türkiye’nin ilk ve tek sakin adası; zeytincilik, arıcılık, balıkçılık, bağcılık ve organik tarım gibi üretim yöntemleriyle doğal dokusunu korumaktadır.
Vize / Kırklareli
İstanbul ve Edirne arasında konumlanan Vize, Temmuz 2012’de yavaş şehir ünvanını kazanmıştır. Tarih, kültür ve doğa mozaiği bu şirin ilçe, Traklara kadar uzanan geniş bir tarihe sahiptir. Son derece zengin bir tarih ve doğa mirasına sahip Vize, dünyaca ünlü yazar Georgios Vizyenos’un eserlerinde de sıkça geçmektedir. Hatta Vizyenos, buradan “Trakya’da birçok kasaba vardır. Fakat Vize kadar güzeli yoktur.” sözleriyle bahsetmektedir. Cehennem Şelaleleri, Çiftekaynaklar, Kıyıköy ve Yenesu Mağarası, Vize’nin doğal güzelliğiyle hayranlık uyandıran destinasyonlarından sadece birkaçıdır.
Akyaka / Muğla
Türkiye’deki saklı doğal kumsallar arasında yer alan Akyaka, 2011 yılının haziran ayında sakin şehir unvanını almıştır. Tarihi M.Ö. 3.yüzyıla kadar uzanan belde, cumbalı evleri ve taş sokaklarıyla tarihe doğru huzurlu bir yolculuğa çıkma fırsatı verir. İki azmağın denize döküldüğü bölge olmasıyla yoğun biyoçeşitliliğe sahiptir. Hatta; Akdeniz fokları, flamingolar ve leyleklerin de ortak yaşam alanıdır.
Ege’nin kendine has mimari yapısını ve doğal güzelliklerini koruyan belde, sürdürülebilir turizm denildiğinde akla ilk gelen yörelerden biridir. Akyaka’ya doğru huzur dolu bir seyahate çıkarken valizinize pet şişe ve atık kumaşlardan geri dönüştürülen Green Petition havluları da ekleyebilirsiniz. Yüzde 100 geri dönüştürülmüş plaj havlunuzla farkındalık yaratarak herkesi bölgenin doğal mirasını korumaya teşvik edebilirsiniz.
Yenipazar / Aydın
Büyük Menderes Havzası’nın tam ortasında yer alan Yenipazar, Aydın il merkezine 41 km uzaklıkta şirin bir ilçedir. Ormanlarla kaplı Madran Baba Dağı’nın eteklerindeki ilçenin tarihi M.Ö. 2000’li yıllara kadar uzanmaktadır. Tarih boyunca çok sayıda medeniyeti ağırlayan Yenipazar, kültürel ve doğal açıdan Aydın’ın gözde beldeleri arasında yer alır. Orijinal dokusunu bugüne kadar koruyarak sakin şehir olmayı başarmıştır.
Halfeti / Şanlıurfa
Fırat Nehri kıyısında yer alan Halfeti, Şanlıurfa’nın geçmişte efsanelere; günümüzde ise filmlere konu olan ilçelerinden biridir. İki katlı ve bahçeli kesme taş evleriyle mistik bir havaya sahip olan ilçenin bir kısmı Birecik Baraj Gölü’nün suları altında kalmıştır. Savaşan, sadece minaresi görünen camisiyle akıllara kazınmış sular altındaki köylerden biridir.
Baraj gölünün taşmasıyla 2000 yılından bu yana saklı cennet olarak anılan ilçe, 2013 yılında sakin şehirler ağına girmeyi başarmıştır. Siyah gülün yetiştiği tek yer olarak bilinen Halfeti, tarihî mirasıyla yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktasıdır. Norhut Kilisesi, Kanterma Mezrası Hanı, Kanneci Konağı ve Rum Kale, ilçenin tarihî mirasları arasında yer alır.
Şavşat / Artvin
Haziran 2015’te sakin şehir unvanını alan Şavşat, hayranlık uyandıran doğasıyla akıllara kazınır. Artvin il merkezine 71 km uzakta yer alan ilçe; devasa sıradağlar, keskin yamaçlar, dar ve derin vadilerle çevrilidir. Film sahnelerini aratmayan bu doğa harikasının tarihi M.Ö. 2000’li yıllara dayanır. Sayısız millete ev sahipliği yapan bölgedeki geçim kaynakları; arıcılık, hayvancılık, ormancılık ve tarımdır. Düzensiz yer şekilleri ve yükseklik sayesinde bölgede çok çeşitli vejetasyon kuşakları bulunur. Çok sayıda endemik türü de barındıran biyoçeşitliliği ve geleneksel mimarisiyle Şavşat, tek sesin kuşlara ait olduğu tam bir sakin şehirdir.